Çocuklar bir
yaşından itibaren kişilik özelliklerini ortaya koyan belirgin davranışlar
sergilemeye başlarlar. Birey olma yolunda ilerleyen çocuk hem genleri yoluyla
getirdiği hem de yakın çevresinden modelleyerek öğrendiği bazı davranışları
ortaya koyar. Her çocuk özeldir ve kendine has özellikleri vardır.
Hareketlilik, sakinlik sessizlik gibi farklılık gösteren özelliklerin dışında
duygu durumları da farklılık göstermektedir. Bunlardan biriside hırçınlıktır. Üstelik
hırçınlık bir duygu durumudur ancak sonuçları davranışlara yansımaktadır.
Hırçınlık dediğimizde öfke, ısrar etme, inat ve tutturma, saldırgan tavırlar en
hafiften en uç noktaya kadar pek çok şeyden bahsedebiliriz. Bu bir duygu ve
davranış bocalamasıdır. Kişilik yapıları gen yoluyla geçtiği gibi hiçbir
davranış gen yolu aktarılmaz. Örneğin her ne kadar yüksek sesle konuşan, sorunlarını
bağırtı ve gürültü ile halleden ebeveynlerin bağırtılı gürültülü çocukları olsa
da, bu genetik değil öğrenilmiş bir davranıştır. Bir başka ifade ile kiminle
nasıl ve hangi ses tonuyla konuşacağı konusunda aile içinde olumsuz örnekleri
görmüş bir çocuk çevresi ile konuşurken üzerindeki psikoloji tesiri ile
konuşacaktır. Kendisi farkında olmasa bile.
Çocuğu bağırmaya iten en önemli sebep sinirlendirilmesi midir?
Çocuklar içlerinde biriktirdiği pozitif ve negatif hisleri dışarı çıkaramıyorlarsa bu noktada sorunlar başlar. Kendisini ifade edemeyen, kaygılı olduğu zaman, problemlerini çözmede yetersizlik yaşadığı zamanlarda çocuklar agresif, hırçın, duygusal ve mızmızdır. Söylenen herhangi bir durumda ağlamaya ya da saldırmaya hazırdır. Kendisini sözel olarak ifade edemeyen çocuklar ağlamayı ya da bağırmayı bir çıkış yolu olarak görürler. Çocuklar öncelikle kişilik yapılarına özgü nedenlerden hırçınlaşmakla beraber duruma özgü olaylar nedeni ile de hırçınlaşabilmektedirler;
Erken çocukluk dönemlerinde şiddete maruz kalınması agresifliğe ya da bağırtı ile kendisini savunmaya neden olabilmektedir.
-Ebeveynin
çocuğunun yanlışlarına karşı tahammül göstermemesi
-Çocuğuna başka çocukların baskısına karşı sert davranışlarla kendisini savunmayı öğretmesi
- Çocuğum onlar gibi olmasın düşüncesi ile baskı yapması, günümüzde birçok anne ve babanın çok farkında olmadan çocuklarına yaşattıkları olumsuz tecrübelerdir.
Halbuki bu tür baskı ve zorlanmalar çocukların savunma çabasına, intikam
alma duygusuna sebep olmakta ve böyle durumlara sahip çocukların bağırtı ile
konuştuğuna şahit olmaktayız.
Bir diğer sebep ise yok sayılmadır. Bir çocuk düşünün ki ev içerisinde
sürekli olarak terslenmiş, azarlanmış ve kendi duygu, düşüncelerini ne zaman
ifade etmeye kalksa önemsenmeyip, dalga geçilmiştir. Bu tür durumlara maruz
kalan çocuklarda çevresine sürekli bağıran, saldıran ve huzursuzluğuna dile
getiren bir mizaca sahip olmaktadır.
Yapılan araştırmaların sonuçları gösteriyor ki çok küçük yaştaki
çocuklar hatta bebekler bile sinirlenip hırçınlaşabilmektedir. Onları
sinirlendiren nedenlere baktığımızda, öncelikle engellenme durumunda çok
sinirlendikleri ve hırçınlaştıkları görülür. Özellikle 2 yaş dönemi çocuğun bağımsız olduğunu fark etmeye başladığı, merakının
arttığı bir dönemdir. Çocuk gelişiminin en önemli evresidir. 2 yaş döneminde
çocuk sıklıkla öfke nöbeti yaşayabilir, inatçılık ve hırçınlığı tetiklenebilir.
Çocuk, yürümeye, keşfetmeye başlar. Hareket halindeki çocuk kurallar ve
yasaklarla karşı kaşıya kalır. Çocuk yasaklara ya aşırı uyum sağlar ya da
bağımsızlığını ortaya koymak için direnebilir. Anne ve babanın çocuğun kendi
duygu, düşünce ve istekleri olduğunu unutmadan kurallar ve sınır koyması
önemlidir.
Peki
ne yapılmalıdır?
Çocuklar bazen anlık
ya da dönemsel olarak hırçınlaşabilmektedirler. Bu tür anlık duygusal dönemler
hoşgörü ile karşılanmalıdır. Bazı durumlarda ise çocuk çevresinden gördüğü bu
duyguyu ve davranışı ile aile bireylerine isteklerini yaptırmayı öğrenir. Ancak
hırçınlaşarak istediğini yaptıran çocuklar bu kazanımlarından kolay kolay
vazgeçmeyecekleri için ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerekmektedir.
Bundan kaynaklı sağlıklı bir aile tutumu ve ebeveynlerin tutarlı
davranışlarının olması gerekmektedir. Çocuklar hırçınlaşabilirler ancak bu
davranışlar pekiştirilmemeli ve çocuğa karşı kararlı davranış gösterilmelidir.
Hırçınlaşan çocuk ile inatlaşmak bir çözüm yolu değildir. Hırçınlaşan çocuğun
dikkati dağıtılmalıdır. Çocuklar ile konuşurken bizlerin beklediği şekilde
konuşmalar sergilemeliyiz, bu konuda çok rahatsız olduğunuzu ve böyle bir durum
ile bir daha karşılaşılırsa o konu ile ilgili isteğinin yapılmayacağı net bir
şekilde belirtilmelidir.
Çocukta duygusal fikirlerin gelişmesi için destekleyici olun. Hayali oyunlar,
yaratıcılığı artırıcı oyunlar, (yaratıcı drama) onun için yararlı olacaktır.
Kızgınlık ve öfkeyi her insanda olan normal duygular olarak kabul edin. Çocuk
korku, kaygı, üzüntü, kıskançlık gibi tüm duyguları insan özelliği olarak
görmeli, bunları olumlu yollarla ifade etmeyi öğrenmelidir.